Gece yağmuru ağırlıyordu şiirin nöbet vaktinde
Ayazdan dudakları çatlamış bir şiirdi durup buradan izlediğimde gördüklerim
İsyandı yankılanan, yayılan, var olan isyan
Kusur arayanlar beldesinde yeşermiş bir çiçeğin her zerresinde var olan şiirden, anlamayanlar topluluğunda aranan sadece kusurdu
Oysaki cennet saklı olan bahçeleri gölgelerle sınamıştı hayat
Kusurlu bir işti vaktin bu anında yanında bulunduğu duygu, kusurdu çünkü onların dilinde kusursuz olmalıydı kusurlular ilinde var olan, kusurdu aranan onda ve isyandı sebebi vaktin ve duymaktı kendindeki aksi sedayı isyanına sebep olan
Vakti vardıysa aşkı beklemenin, beklemeyi bekletmeye yeminli adımlarla açtı penceresini
Yeşermişti çoktan ayaza gölgeye ve kusurlu gören gözlere rağmen
Vaktine bakmamış olmalıydı ki yan odada ömür saatinde sona gelmiş tanıdık yabancıya aldırış etmeden susadı göğe cama koştu araladı dünya ile arasını buyur etti isyanı kendine,
Ne ayak sesleri
Ne giyilmiş seçilmemiş entari
Ne kurdelesi kesilmiş memuriyet
Ne gölgeler
Nede ayaz
Kendinden gizlenmenin bir sonuydu bu
Duyduğunda tuzlu sudan çığlığı
Henüz bilmeden bu gerçeği
‘’ Aşk isyandır kural tanır mı? Kusursuzdur kusura da bakmaz ‘’
Aşka ve isyana açtı kelimelerini
Askerler uykunun en tatlı yerinde tutulan nöbete söverken
Gece gündüzden ayrılığına henüz alışmışken
Bir isyanla geceyi ve söylenenleri umursamadan şiire sebep bir zaman ayırdı kendinden
Sonsuzdu yolu cennetti yeri
Oda dar ve havasız, yazan gizli sırları kalemdi, defter sırlı hazine
Mart ayazında merhaba demişliğin hatırasında, yeni bir sabaha çiçekli şiirler biriktirdi uykusunda
Bu nöbete kendisi çıkandan başkası bilmedi şiirin 1-3 nöbetinde söylenenleri
…
Duyduğu ses kendiydi kendinden öte kendine seslenen bir ruh gördüm bu gece 1-3 nöbetinde