Dilekçe Hayalcisi

Dilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe Hayalcisi
  • Ana Sayfa
  • Şiirler
    • Aşk Kadın
    • Söz Verilen Masumiyet
    • Ulaşmamış Mektuplar
    • Dilekçeli Şiirler
    • Hayalli Şiirler
    • Sebepsiz Şiirler
    • Çocukca Şiirler
    • Özlemli Şiirler
  • Denemeler
    • Denemeler
  • Pazar Sohbetleri
    • Ruhsal Sorulara Pencere

Dilekçe Hayalcisi

Dilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe Hayalcisi
  • Ana Sayfa
  • Şiirler
    • Aşk Kadın
    • Söz Verilen Masumiyet
    • Ulaşmamış Mektuplar
    • Dilekçeli Şiirler
    • Hayalli Şiirler
    • Sebepsiz Şiirler
    • Çocukca Şiirler
    • Özlemli Şiirler
  • Denemeler
    • Denemeler
  • Pazar Sohbetleri
    • Ruhsal Sorulara Pencere

Seslerin Hayali

 

 

Şehrin sessiz oluşuna aldırmadan camdan sesimi salmak istiyorum bir kaç nadiren kalmış yaprak saklayan her gövdeye  

Şimdi bi kız çocuğuyla saçları örgü uyumuş bir babanın hayaliyle  

Ziller saatler çalmadan uyumak ve uyanmak isteyen her canlıya  

Üstat gibi durun durun demek istiyorum   

Camdan sesimi bırakıp göğe  

Şimdi bilmediğim coğrafyalarda bilmediğim minderler üstünde duran kadına   

Sesim götürse diyorum  

Ses kalsa ruh gitse  

Öyle ya nerde kaldı ki  

Nerde kayboldu ki   

Yeniden ve hiç olmamış kadar cesurca ruhuna ruhumu söyleyip  

Boş sokaklarda dans etmek ya hayal  

Bir cam kenarı soğuk ya  

İşte öyle aksi bir sıcak sesini hayal etmek sesimle 




Bir Akşamüstü

 

Sevgilim,

Seninle bir akşamüstü var içimde

Sükûnet kokan şehrin, sohbeti bilenlerine has ayrılmış gölgesinde

Orası ki;

Renkli sandalyeleri, çiçek kokan çayı, masadaki aynası 

Servis yapan saçları örgülü kız, kasada duran gözleri gülen çocuk  

Helal sevda şarabından tatmış iki çılgına eşlik eden Aşk gölgesi

Akşamın seyri son demlerine varınca 

Dudağımızda kalan mayhoş Aşk tadıyla 

Vira Bismillah diyoruz sokaklara

Gölgeden ayrılırken arkada kalan renklere dostlara selam olsun deyip 

Gülüşünden düşen şiirleri eğilip almıyoruz sevgilim

Kaldırımlarda yürümeye hazırlık uzanıyor ellerimiz birbirine 

Bileklerimizden uzanan delilikle 

Sımsıkı sarılıyor döş kemikleriz

Parmaklarından ruhuma kaynayan şiirler sevdan, varlığın ve Aşkın 

Sonsuzlukta vaat ettiğin bu olmalı Ey Rab diyorum yüreğimde 

Karşıdan görünen kalabalık ürpertici görünse de 

Minareden gelen sese kulak kesilip vücut buluyoruz seninle bu şehirde

Geçerken annesi ile sevişen kedinin semtinden 

Durup bekliyoruz 

İzlenimine bedel ödemeden, sevgiyi seyir eyleyip daha sıkı sarılıyoruz yüreklerimize şiire Aşka

Ve

Vakit günün son ezanı 

Dinleyip iştirak edip durulanıyor ruhlarımız 

Koşup yetişiyoruz seyre dalmanın ertesinde son saflarda cennete

Huzura varıp acziyeti bildirirken konuşuyor kalbim

"Bilirim bağlayamaz numarası yaparsın o bağcıkları benim için" 

Hoşgör diyorum Rabbim huzurunda iken kalbim verdiğin cennetle  

Hızlı hızlı çıkarken insanlar Rabbin evinden sona kalıp en arkadan çıkıyoruz yine   

Ellerinde pabuçların beklerken görmek seni, 

Lügati Aşk olan senin dilinden şiirler şükürler söyletiyor sevgilim

Eğilip önüne bağlamak iste bu bağcıkları kanat açıp sonsuza uçmak bende

Gözlerin doğuyor avluya birden, serserice omzuma atıp kolunu çekip var ediyorsun bu âlemde beni kendinde, sokaklarda sen baktıkça görüyor sen duydukça ses oluyorum

Seni sevmenin huzuruyla yürüyorum

Manavdan meyve seçişini

Çocuklara selam vermeni 

Nerde bir nemli yürek görsen tebessüm edişini 

Her şeyini 

İzlerken seni sevgilim 

Topraktan can bulmuş nimete ellerinle tat vermene

Çocuk gözlerde açtırdığın çiçeklere 

Nemli gözlerin yüreğine verdiği tebessüme 

Hayranlık duyup 

Şiirler doluyor yüreğimde Sevgilim 

Şiirler bıraktık sevgilim gölgesi kendisi olan şehre bir akşamüstü

Sevda ektik seninle 

Dudağımızda hiç bitmeyecek bir şarkı tutturduk

Abdestli isyan etmenin yollarını arayan delilerden olduk yeniden seninle 

Dans etmek bilirim bu sokaklarda şiir bakan gözlerinin sesiyle

Koşmak bilirim yağmurun ardından ellerinle

Şiirler öğrenirim yüreğinden sevgilim

Ve hepsine 

Huzura varıp hamd edebilmeyi bilirim 

Sevgilim seninle yüreğime bir ömür düştü

Gözlerim gözlerinin ışığında gören

Dilim yüreğinin şiirlerinde çözülen

Sevgilim 

Şiir fabrikası yüreğinden tüten kokunun peşine düşüp bir akşamüstü

Bıraktım kendimi senli şiirlere

Sofra Vakti

 

Bir sofra vaktiydi olup bitenler sevgilim

Gönül sandığımda şiir dolu minderler arardı ellerim 

Ruh kuşu gönül bahçene dünya değmesin diye 

Cam önlerinde çiçek arardı gözlerim

Sen koksun sofram ki senden yayılsın Aşk diye 

Her şey bir nefeste oldu sevgilim

Bir anda geldin bir anda kondun pencereme

Sesindi çağıran özlemi

Seni duyup ekmeği kaldırdım sofradan

Şiir derdin ya haydi gel kelime bölüşelim

Geldin diz çöktün ya ey beyaz haberler sahibi

Gönül dinleyelim seninle

Bir kanatlıdan Aşk dilenelim

Çay deminde yazardık ya hayalleri deftere

Özlem içelim seninle vuslat bilelim mi?

Bir tadımlık şu âlemde

Gel emi 

Her akşamüstü 

Her gün doğumu 

Her nefes zamanı

Yeniden gel sevgilim

Üç merdiven bir evet

  

 

Rakamların uslanmaz öğrencisiydim 

Getirsem kurumuş bir dilek 

Sesinle 

Saymaklar kadar akıl kaldı 

Uçmaklar kadar gönül 

Ardiyelerim gizli dehliz 

Sorsak adresini daireden 

Olmaklar kadar…

Üç merdiven bir evet 

Çöküyor geceye ayrılık 

Çekiyor sesini benden sokaklar 

Göğü giydim desem 

Gelmişler kadar gidenleri de sayar mı peron 

Vaktiyse şayet 

Çocukluğum 

Gül kokan banktayım




Aklımın sonundayım

Gitmekler kaldırımların ucunda 

Merak delerken sahiplerinin gözlerini

Dön ve bekle beni 

Perde kıpırtısı , camda kadın

Adisyon bakışlarında yerlinin


Üçbin altı yüz elli bilir misin 

Çek ipliği kurutmalıklardan desem 

Geçerken ellerinde cennet, kör erler 

Kanat izinden göçmenin şiirini dinler misin


Rakamların uslanmaz öğrencisiyim

Getirsem bir kurumuş dilek 

Sesinle can verir misin 

Saymaklar kadar akıl kaldı

Uçakmaklar kadar gönül

Ardiyelerim gizli dehliz 

Sorsak adresini daireden 

Olmaklar kadar gelir misin 

Üç merdiven bir evet 


Çöküyor geceye ayrılık

Çekiyor sesini benden sokaklar

Göğü giydim desem 

Dur der misin 

Gelmişler kadar gidenleri mi sayılır peronların 


Vaktiyse şayet 

Çocukluğumla kapındayım 


Ses sahibi kıl beni 

Aklımın sonundayım

Sır ve Kanatlı Tan Yerinde

 

Sokağın başından gelen nidadan dökülenlerle başlayacaktım sanki bu şiire

Dağda seyrine daldığımı hatırlatan kanatlı olmasaydı yanı başımda

Tanımlar tek kol aralığı hizadaydı zihnimde 

Tek ve bütün domino taşları nispetinde

Bir söylesem bin düşerdi sese 

Tan yeri ağarmadan koştum sandım

Koştum dediğime aldırma yinede emeklemekden öte değil çabalar gönül dilinde 

Gövdesi alınmış bir şahit bulup diz çöktüm önünde

Onun beni çağırttığını bilenlere selam edelim 

Devlet dairleri hafta tatilinde 

Şahit, sen, sana divane gönlüm ve tan yeri 

Sahi birde şehirden gelen sesler vardı cebimde 

Olasıları, olmayasıcaları söylemekten ar diledim 

Sükunda kavuştum sözün özüne

Şahit ol diyemedim de tütün sardım seyrinde 

Geçelim ey kanatlı bu bahsi sırrım sende kalsın

Korkuları cebimizde çürütelim  

Olur alalım göğün sahibinden 

Hayal dileyip göğsümüze 

Şehre Aşkla inelim 

İşittiklerimizi kelam edemesekde 

Haydi kanat bileyelim göğe

Sevda çekelim gövdesi çalınmış şahitlikle 

Dip diri ölelim aleme 

Seninle varalım gölgesine

Üşüyelim yangın yerinde

Ocakta Hayallerim Var Benim

 

Geceye dip diri kelimeleri getirmiştim oysa 

Ellerimde taşıdığım zerzevat torbasındaki kalbimde 

Serserice merdivenden çıkan seslere aldırmayıp 

Kapının eşiğinde durup seslenmiştim sen varsın gibi 

Buralarda söylenmesi zor sesini çekip sol yanıma öyle gelmiştim

Beni benden taşan hala yabancısı olduğum eve 

...

Şimdi yokluğun çınlayınca 

İki kadeh şarap diyorum karşımda duran duvara 

Alaycı tebessümü canımı sıkıyor anca günah diyor lam diyor mim demiyor 

Şu ecnebi icadı bir tek duyguları dondurmayan aletin kapağına sesleniyorum 

Hani nerde geçen şiire dalıp yapılan yemeği unuttuğumuz akşamın anısı diyorum

Omuz silkiyor okuma bayramında sona kalmış taşra çocuğu gibi 

...

Burada yok bana çare diyorum kapatıyorum dişlileri olan âleme gönlümü

Açılıyor cennet bahçesi hayaller 

Sen diyorum

Sevgilim

Ruhuma işlenmiş çiçeğim

Gönlüme konan kanatlı sevincim 

Nerde seni söyleyen kelime 

Sanmıyorum seni demek istiyorum

Oda olmuyor en olmaz zamanda dolandırmak isteyenlerin eğlencesi oluyorum birden 

Hadi diyorum vazgeçme kapat şu âleme gönlünü

Bir rüya anlatıyor içimdeki çocuk saçları örgülü sevgilisine 

Prenses diyor bir ara 

Hayır hayır

Havva kadar ilk

Meryem kadar zarif diyor çocuk 

Çocukları kıskanıyor şu büyük ayna olduğu yere kapaklanıyor

Ona da kızmıyorum seni seyretmedi ki kıskanmasında ne etsin 

...

Hiç sevmediğim bir erkek sesiyle ezberimde olan şarkıyı söylerken senin gibi deli bir kız kendimi dünya artığı kapların içinde buluyorum birden

Kaybolsam da tanıdık geliyor bunca hengâme yolumu buluyorum 

Son bir nefes hayale 

Ne olurdu sanki bir akşam bıraksaydı seni bana beni sana şu canına yandığım dünya deyip tütün soluyorum 

...

Olmamış yemeklerin tadı gibi boğazıma sıralanıyor kelimeler 

Ellerinden tutup balkona koşuyorum

Yüzüme vuran soğukla bitiyor hayal 

Keşke diyorum sözlerinde kanatları olsa gelip konsa pencerene 

Sensizliğin akşamında yine ararken sesini kayboluyorum

...

Her şey şu pazardaki teyze yüzünden biliyorum gördüğüm her yeşil seni kokacak sanıyorum

Ellerimde taşıdığım kalbimi sana yollamak varken sevgilim

Yağda kızartıp sofraya sunan dünyaya kafa tutuyorum bu sensiz gecede 

...

Sen yine de cam önlerinde kelimelerine iyi bak sevgilim 

Bir dilekçe gelir kanadında sevdanın

Çocuk diliyle söyler bendeki seni 

Demire Yağan Hece

Tanrının yolları kestiği bir gecede sana gelmek 

Her tanesine söven seyyar birde mora çalan şiir 

Severken her hecesini maşuk birde yardıma gelen azrail 

Şehrin son sokağında dip diri bir hece

Kimi toprak dedi kimi göklerce dilekçe 

Yandıkça yağdı demire her hece 

Sığındım bir çift gözle aşktan kaçarken kendime


Bıyıksız Kedi Sohbeti

Sen Aşk olup yağıyordun 

Kimse inmiyordu sokaklara 

Pusuda bekleyen düşman gibi bakıyor çoğusu 

Kadınlar kirlerinden arındığına inanıyordu 

Çocuklar rahmet diyordu adına 

Adamlar kirlettigin için bineklerini sövüyordu sana 

Mandallar bayram ediyordu balkonlarda tutamaç diyordu her damlaya 

Kimseler yoktu temiz adımlarda 

Korkuyorduk değerse içimize bir aşk eli nerede kuruturduk sahte sevişmeleri 

Son günahı duymuş gibi kapatıp gidiyordu kimileri ibadet edilen yeri 

Kilitliydi elbet son sığınak 

Çünkü çık ve dans et diyordu 

duyarsa eğer içindeki senfoniyi 

Duymazdı mesaiye yetecek alarmın sesini

Ve öylece reyting sayısı oldular bu gece 


Ve

islatamazdi hiç bir derya artık 

onların kağıttan gemisini 

Oysa mektup yazmak vardı şimdi 



Tanrım ne diye yağıyorsun 

Aşkını kurutan şehrin aklı ıslanacak 


Bunların hepsini bıyıksız bir kedi söyledi

Söğüt gölgesi çoban türküsü

Filizlenmiş dalda asılı duran meryem değil mi 

Akan kelimeler kanatlarından gizli bir sandık 

Gebe kalmış aynada sesim 

İsayla sevişirken kırmızı ayakkabılı güvercin 

Sobaya yaklaş duy çarmıhın sesini 

Tek bildiği karganın 



Tanrım kimden diriliyorsun 

Bey çocukları sokaklarda soruyor tılsımla tükenen aşkı 

Söğüt gölgesi çoban türküsü 

Sevişirken alıyor abdestini dağlı 


Yürüdüm ve dirildim 

Ölümümden anlaşıldı ibrik tutmadığım 

Aşkıyla kıldım ilk intiharımı

Oraletsiz Yaşamaklar

Yetmezmiş kafesi çocuğun, gökyüzü çeken iplere 

sesinden saçılan uçurtmasında yıldızlar saklı kızın 

Durduğu yerde iki aynı gölge 


Tanrım artık oraleti yok dükkanların


Şiir demiştim biraz dilekçe biraz aşk biraz bilindik biraz yabancı 

Şimdi elmayı göğsümde yeşerten iki mercan saati 

Kırıp aynadaki aksimi beni doğuran elleri

Yayılsın sevdanın ilk sözleri 

Var aç sen yediden yeniden tüm göğün pencerelerini 


Tanrım dükkanlarda oralet olsun 

Tanrım yeni bir dil olsun 

Tanrım kaynayan kaynakların 


Uçurtmamızda yön tayin eden sesin olsun 


Ki deldi göğü bir cimcimenin gözleri

Küçüğüm

Küçüğüm ,


Eşikte karşılarken seni dipdiri ölümler 

Eğermiş başını göğe damlalar 

Ve söylerken şarkımızı 

Mayası tutmamış sözlerinle kanatlılar 

Aleve ateş taşır

Yağmura ıslaklık sunarmış 


Küçüğüm yaşamlar getiren göğe uzanırmış arzuhal

Telif Hakkı © 2025 Birdağköylüsü - Tüm Hakları Saklıdır.

Destekli

  • Aşk Kadın
  • Söz Verilen Masumiyet
  • Ulaşmamış Mektuplar
  • Dilekçeli Şiirler
  • Hayalli Şiirler
  • Sebepsiz Şiirler
  • Çocukca Şiirler
  • Özlemli Şiirler

Bu web sitesinde çerez kullanılır.

Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.

Kabul Et