Dilekçe Hayalcisi

Dilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe Hayalcisi
  • Ana Sayfa
  • Şiirler
    • Aşk Kadın
    • Söz Verilen Masumiyet
    • Ulaşmamış Mektuplar
    • Dilekçeli Şiirler
    • Hayalli Şiirler
    • Sebepsiz Şiirler
    • Çocukca Şiirler
    • Özlemli Şiirler
  • Denemeler
    • Denemeler
  • Pazar Sohbetleri
    • Ruhsal Sorulara Pencere

Dilekçe Hayalcisi

Dilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe Hayalcisi
  • Ana Sayfa
  • Şiirler
    • Aşk Kadın
    • Söz Verilen Masumiyet
    • Ulaşmamış Mektuplar
    • Dilekçeli Şiirler
    • Hayalli Şiirler
    • Sebepsiz Şiirler
    • Çocukca Şiirler
    • Özlemli Şiirler
  • Denemeler
    • Denemeler
  • Pazar Sohbetleri
    • Ruhsal Sorulara Pencere

Yaylanın Sesi

 

Ataların yurt edindiği yerlerde sırtıma sarılmış bir sepetle yürümenin mutluluğu  

Hayatın kayıplarının umutsuzluğu  

Tabiatın ve duanın umudu  

Yaylanın tam ortasına serilen kilim  

Taş üstünde kaynayan kara demlik 

Büyüklerin anıları ile geçen bir gün  

Dağlıyız nihayetinde diyor şair   

Dağın en yamacında yürürken özlenen  

Temmuz güneşinde erimeyen kar kütlesine koşan deli  

Sesin yankı yapıp kendine dönüşünü duyan bir güvercin   

Yürümek var onca hegemonyadan kurtulup bir dağ başında insanca  

Aşka yürür gibi  

Kavuşamaya yürür gibi  

Ölüme yürür gibi   

Taş ve sopa  

Iki köylü karşı karşıya  ... 

Yol Sonu Tabelası

 

Kanatsız göçmenin ağrısı 

Seher vakti uyanmanın çaresi 

Göğe bakmadan söylenen sözü 

Kanatlılar diyarına gönderebilmek


 

Çağrılmış nice sesin 

Susulan sofralara gelmesi 

Vakitsiz söylemi minarenin  

Eşik den kapı aralığına  

Yol sonu tabelası 



İri Kelimeler

 

Vakitlice terbiye edilmiş iri kelimeli varlıklardan 

Karanlıkta kaçar adımlarla yürüyen 

Yokuşun keskin dönemecinde soluklanırken 

Çöpten çıkan kediyle söyleşen   

Durdurup tarifeli oturaklı götürgeci  

Ayakta olanlara hesap sormak isteyen 

Yine de sabaha ertelenmiş sözlerin gecesinde  

Geceye ses verene eşlik eden  

Körlük derecesi karanlık bulutlar 

Sağırlık azmi kadar suskun gevezelik  

Görev saati yaklaşan tarifeli varlıklar   

Heyhat... 



Vedanın Yarım Kalanlarına

 

Alınan abdestin su dökeniyken  

Elde ibrik boyunda havlu hazır beklerken  

Gün batımına şahit balkonlarda seslenirken  

Yol sonu karlı bir günde  

Vedanın ertesinde  

Yarım kalmış şairin şiiri  

Bilinmek

 

Bilmek ah bilmek ne çok istiyor insan bilmek bilinmezler ve bilinenler 

İçimde kelimeler var... 

Dizi dizi kimi elinde tırpan

Kimi göğsünde çiçek

Kimi harman yeri 

Kimi sahipsiz köpek

Kelimeler var içimde dipdiri 

Âlemden uzak sesten suskun heceden yalnız

Ağaç altı bir ulak 

Hepsi bilinmez hepsi bilmek isteyen 

Ah bir gün şair olursak ah




İşaret : Kara Demlik

 

Mevzide çocuk olmak yasaktı 

Hem 17 lira kadardık

Soldan, düşür dedi çizgili oğlan

Oralar başka 

Seni sabaha saklamıştım

Nasip ihtiyara 

...

Üç rakam, koridorda debdebeli terimler 

Ya çaresi 

Küfür gibi isimler, birde nöbetçi 

Kepçem evde kaldı dedim 

17 yaşım sanki 

Bayram sabahları, iri gözler 

Yakasında adı yasin

Soğuk odada ayrılık

Yeşil mavi sarı çizgiler

Evet, son iki rakamda gizli adresim

...

Uyanın üstüne kar yağıyor derdi anam 

Sabahları seninle söndürdüğüm bilmeden 

Beynimde düğün var sabaha beklerim

Ücra köylerdekinden acı değil ya 

Haydi bir yudum daha 

Miladi gündür demin dumanı üstünde bekler

Beni yazmışlar çeteleye utanmadan

İnanmıyorum ki gömleksizlere 

Devriyesi gelir devletin 

İşaret; kara demlik 

Sabah aynı yerde ihtiyar 

Parola;

Senden başkasına diyemem



Gül Dalına icazet

 

Yokuşun zorluğuna ayak direyenlerin tozundan yapılmış imiş bilemedim

Sinemden birikenleri, cennet gönlüne can suyu versin diye sırtımda gezdirdiğim testim 

Can olsun diledim sevdaya

Lekeledim ak toprakları 

Bilemedim sırtımda eriyen testinin tozlarından gelecek ziyanı

Toyluk dinlemedim durup işaret beklemedim izahtan 

Bileyledim sevdayı bilinmez iç sesler cenginde 

Vardımsa da ayrık otuna değil gül dalına değdi elim

Can derken kan oldum da 

Varamadım yar eşiğine

Yardım yaraydım sırtımdan içime işleyen irini silmeye dağ aradım

Hepsi bir dilekçe bir koşu bu 

Gün doğdu sana diledim

Şiir dedimse de gül dalına yara imiş sesim bilemedim



Şiirin nöbet vaktinde

 

Gece yağmuru ağırlıyordu şiirin nöbet vaktinde 

Ayazdan dudakları çatlamış bir şiirdi durup buradan izlediğimde gördüklerim 

İsyandı yankılanan, yayılan, var olan isyan 

Kusur arayanlar beldesinde yeşermiş bir çiçeğin her zerresinde var olan şiirden, anlamayanlar topluluğunda aranan sadece kusurdu

Oysaki cennet saklı olan bahçeleri gölgelerle sınamıştı hayat 

Kusurlu bir işti vaktin bu anında yanında bulunduğu duygu, kusurdu çünkü onların dilinde kusursuz olmalıydı kusurlular ilinde var olan, kusurdu aranan onda ve isyandı sebebi vaktin ve duymaktı kendindeki aksi sedayı isyanına sebep olan 

Vakti vardıysa aşkı beklemenin, beklemeyi bekletmeye yeminli adımlarla açtı penceresini 

Yeşermişti çoktan ayaza gölgeye ve kusurlu gören gözlere rağmen 

Vaktine bakmamış olmalıydı ki yan odada ömür saatinde sona gelmiş tanıdık yabancıya aldırış etmeden susadı göğe cama koştu araladı dünya ile arasını buyur etti isyanı kendine, 

Ne ayak sesleri 

Ne giyilmiş seçilmemiş entari 

Ne kurdelesi kesilmiş memuriyet 

Ne gölgeler 

Nede ayaz 

Kendinden gizlenmenin bir sonuydu bu 

Duyduğunda tuzlu sudan çığlığı

Henüz bilmeden bu gerçeği 

‘’ Aşk isyandır kural tanır mı? Kusursuzdur kusura da bakmaz ‘’ 

Aşka ve isyana açtı kelimelerini 

Askerler uykunun en tatlı yerinde tutulan nöbete söverken 

Gece gündüzden ayrılığına henüz alışmışken 

Bir isyanla geceyi ve söylenenleri umursamadan şiire sebep bir zaman ayırdı kendinden 

Sonsuzdu yolu cennetti yeri

Oda dar ve havasız, yazan gizli sırları kalemdi, defter sırlı hazine

Mart ayazında merhaba demişliğin hatırasında, yeni bir sabaha çiçekli şiirler biriktirdi uykusunda 

Bu nöbete kendisi çıkandan başkası bilmedi şiirin 1-3 nöbetinde söylenenleri 

… 

Duyduğu ses kendiydi kendinden öte kendine seslenen bir ruh gördüm bu gece 1-3 nöbetinde




Kışlık ceketin iç cebindeki pusula

 

Kışlık ceketin iç cebinde tam göğüs hizasında duran bir mektubu okumak hayatın tam orta yerinde 

Kıyıya vurmaya hevesli, içindeki hengâmenin sesine tepki taşa biçilmiş fatura karşılayan yorulan vuran varan dalgada 

Sessiz oysa gökyüzü kendimiz gibi hayli kalabalık sessizliklerde



Kelimeye geçmese bari dediğim koku

 

Dönmeden duran

Naylon kokulu döşekler 

Kelimeye geçmese bari dediğim koku 

Yerden kesilmiş

Yere gömülmüş zihin

Eller ve yüz

Aksinde irin

İşte kuyu 

Kör ol ve düş

Düşme ve öl

Diriden gerekçe ölüden miras 

Yorgunsan yak 

Haydi dilen çarşaflar kadar

Dön ve dur 

Son saati mahşerin

Yetimler kadar dayak

Söz ve isyan 

Kirli ve utanç

Yerli ve kuyusuz şimdi durağan

Ha birde edilgen bir yaşam

Keşfedilmemiş coğrafyanın şarkısını söylüyor

7'den kalma naylon süsleri

Toprak altından miras

Yeryüzünden borçlu

Geceden uyanmış Sabaha nöbetçi

Haydi, kuyu aç kollarını

Düştüm işte tam şurası




Akbil dolduran akıllı makina sohbeti

 

Bu defada elimde kaldı çıtalıdan yadigâr o gitti ben seyreyledim 

Gökyüzünde eşlik edeyim derken rengine 

İsli ellerimde kaldı uçurtmamın ipi 

Ağaç gölgesinde taşa bağlayıp sohbet edecektik 

Yüksek hapishanelerin asansöründe mahsur kaldık

Göğe yetişmek için toprağa değmeyi dilerken 

Asansör yönü gösterildi yeniden 

İşçi sınıfı otel penceresinden göğe karışan şiirin hakkını veremedim

Balkonumda çiçekler olan yerde değildim

O gitti bana seyri kaldı yeniden 

Ah ellerim ki beni bende boğan

Ya sen deli çocuk gönlümün içinde ölüp ölüp doğan

Göğe gitmek vardı tarifesiz 

Hesaba düşen yine

Akbil dolduran akıllı makina sohbeti

Ah çocuk uçurtmam yine takılı kaldı bir elektrik direğinde



Dağlının Arayışları

 

Bir dağlının arayışları  

Haykırışları  

Bir dem ağaç gölgesi birkaç mısra  

Veda edip gün batımında  

Seher vakti sislerin arasından yeniden doğuşların izlenimi  

Özlemler 

Durup beklenen sahiller 

Hasretler  

Dostlar  

Ve ...  

Kaç şehir kaç gün batımı ve doğumu  

Ve yalnızca  ...  

Nasibe düşen  

Türkünün tam ortasında solunan tütün  

Kirpiklere inen sabah çisesi 

Yol sonu şehir ortası yeşillik özlemi  

Bir dağlının iç çekişmesi  

Bir deniz kıyısında bulduğu  

Hiç kaybetmediği  

Hiç hak edemediği  

Rabbe giden  

Aşka giden  

Sonsuzluk habercisi  

Yolunu aydınlatan bir ...



Kayıp İlanına Düz Yazı

 

Ormanın ezgisine kulak verip yürüdüm gölgem önümde 

Ellerime tutuştular bir ateş çemberi

Ben miydim sahici gölge mi?

Ateş kimden yansıtıyordu bu gidilen yönde

Nerde bu çocuk dersen

Bir ah çekimi en Aşkla dolu köşede bazen

Yokuşun bitimi yol kenarında çarşı ekmeğini bekleyen bazen

Boyundan büyük selelerde intihar elbiseleri katlayandan habersiz 

Bi çeşme önü erkeklik ispatı seferinde 

Bayram sabahları yüzüne okunan selalar sesinde 

Dağdan habersiz orman içinde

Nerde bu çocuk dersen

Bilir Kişi

Bıraksalar yaşayacaktı sedyede söylediler kulağına ismini 

Düşmüştü kaldırımdan göğe 

Büyük İşler bilenleri tutup getirdiler 

Dehlizlerine tutulan fenerden öldü diyemedi yemini olanlar 

Yetmedi dedi herkes sıra sıra dizilip 

Oysaki kara yüreklerine sığmayan bir küheylanı kestiler 

Taş dibi abdestsiz şehirde bilir kişi

Çıplak korku

Ölümü çağıran yaşam ve terli çocuk minderin iki ucunda 

Kaç istifa kurtarır içindeki işçiyi 

Taş kırmadı kalpler kadar, oysa

Evet bu belası mürekkebin 

Çıplak korku 

Beyaz üstünde kara çiçek lekesi

Mandal İzleri

İzaha yetecek kelimeri mandal izinden belli olanlar vardı 

Birde keskin çağırışımlarla dolu iki çift göz 

Tanıklık edebilirdi nicesine üstünde listesi olmasa ticaretin 

Olmasa mesai saati gönül söylerdi kelamı 

Akıp duran gözleri

Üç Delik

Çarşıda görmüş sesimi bilenlerden biri 

Satılmasın diye sözlerim kedi sevmez ahaliye 

İskembede abdestsiz iki bacak bulmuş zabıta 

Sormuş kim bu tezgahın şairi 


Sandıkta okumuştum demiş memura 

Ölmezmiş tadan bu şaraptan 

Ki nasıl ölür yolun ortasında öğretirmiş  yaşam 

Aynada beyazların dan arınan erin yere döndüğüne kızarken kadın 

Silinmiş hatırası dirilirmiş göğsünde 

Nerden bilecekti ki memur akmazmış ne sevgisi ne suyu bu evin 

İbrik tuttuysak irinde yutmadik dediysede nafile 

Pazar yerinden kaçmak yapıştı bir kere peşine 


Sütünden kokana sormuşlar 

Duvardan sökmüş dilekçesini 

Az biraz yeminler kadar varmamış eli terlikden öte göğüs hizasında duran yere 


Dostundan sorsalar gelmez demiş 

Kim bilir hangi ham meyvenin dibinde 

Üç dirhem demiş memura bakmış nafile 


Bakmak istemişti belkide en güzel yerinden ateşe

Tek güzel kıvrımı tutuşmuş 

Damla sıcak 

Toprak kurak 

Pencere açık 


Bari kimse bilmese giydiği çorap üç delik

Merhaba,

Merhaba,

ölüden pamuk saklayan seslerim 

Diriden ölümü isteyen gerçeklerim 

Duvardaki çizilmiş el 

Yanına ismini yazmanın şehveti 

Yolda geriye dönüp bakan kedi 

Mabede girmesine izin vermedigim kedi 

Koynumda yüzümü yalayan kedi 

Saçlarında aşkı taradıgım beyaz kedi 



Merhaba,


Göğün damlalarıyla seviştiğim 

Şiirin sesinden çaldığım 

Kalbimi genişleten koku 

Gözlerimde gözlerine dilekçe heceleten 

Çizgili deftere resim cizdirenim 

Ömrüme adından yansıyanım 



Merhaba,


Özensiz kelimelerim 

Özensiz ve vakitsiz irinlerim 

Yaşamaktan sandıklarda gürültü edenlerim 

Dibe indikçe azalan geçmişim 

Göğe vardıkca azık aşık birikenlerim 


Merhaba, 


Pazar sohbetlerine ek seslerim 

Yanmak için yan yatan diriliklerim 

Yükler kadar hesap soran seslerim 

Susmayan susturan bekaretim 

Tezgahda köpükle raks eden edepsizliklerim 

Duvarda terk edilmeyen sislerim 


Merhaba,


Sonsuz huzurun sesi 

Hüdayinabit izlerim 

Doğurganlıktan öteye atılan kadın 

Üç çiçeği bilmeyen erkeğim 

Köşelerde bekleyip düzlüklerde kaybettiklerim 

Toprağın altında dirilen çiçeklerim 

Ağrısı solundan tüten gecelerim 


Merhaba, 



Hepsi ve hiç biri 

Yeniden ve tekrarı 

Yaşamı ve ölümü 

Annemi ve memeleri 

Kadını ve şehveti 

Aşkı ve letafeti 

Dirilmeyen isa 

Sevişen meryem 

Veresiye defterindeki aşk

Bankalardaki çocuk 

Tabutlardaki doğum 

On yedisindeki bayram 

Altisindaki intihar 

Otuzundaki kayboluş 



Yeniden ve hiç biri 


Merhaba ,



Göğüs kafesimi delen Aşk

Telif Hakkı © 2025 Birdağköylüsü - Tüm Hakları Saklıdır.

Destekli

  • Aşk Kadın
  • Söz Verilen Masumiyet
  • Ulaşmamış Mektuplar
  • Dilekçeli Şiirler
  • Hayalli Şiirler
  • Sebepsiz Şiirler
  • Çocukca Şiirler
  • Özlemli Şiirler

Bu web sitesinde çerez kullanılır.

Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.

Kabul Et