Dilekçe Hayalcisi

Dilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe Hayalcisi
  • Ana Sayfa
  • Şiirler
    • Aşk Kadın
    • Söz Verilen Masumiyet
    • Ulaşmamış Mektuplar
    • Dilekçeli Şiirler
    • Hayalli Şiirler
    • Sebepsiz Şiirler
    • Çocukca Şiirler
    • Özlemli Şiirler
  • Denemeler
    • Denemeler
  • Pazar Sohbetleri
    • Ruhsal Sorulara Pencere

Dilekçe Hayalcisi

Dilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe Hayalcisi
  • Ana Sayfa
  • Şiirler
    • Aşk Kadın
    • Söz Verilen Masumiyet
    • Ulaşmamış Mektuplar
    • Dilekçeli Şiirler
    • Hayalli Şiirler
    • Sebepsiz Şiirler
    • Çocukca Şiirler
    • Özlemli Şiirler
  • Denemeler
    • Denemeler
  • Pazar Sohbetleri
    • Ruhsal Sorulara Pencere

Metropol Köylüsü




Işıltılı kaldırım taşlarından  

Kompozit çehreli varlıklardan  

Varlığına anlam bulamayanlar dan  

Caddelerinde kölelik veznesi olmayan  

Birbirine benzemek için yarışanların olmadığı  

Ahenkle yaşamayı şiar edinenlerin coğrafyası   

"İnsan varlıkların en üstünü sözüm ona insan"  

Kendilerine dayatılan sunulan örneklere modellere benzemek için yarışan insanların topluluğu   

Metropoller şehirler caddeler  

Kim olduğunu sorgulamadan 

kimliğini ve benliğini bilmeden adına yaşam dedikleri bir hengâmenin içinde dönüp duran onlarca sözüm ona insan   

İnandıkları uğruna yaşadığını iddia eden kimi modern kimi marjinal kimi gelenekçi onlarca varlık nefes alıp veriyor   

Her şey bir çalar saatin bir alarmın müdürün öğretmenin amirin vs ..  Kişinin nesnenin elinde  

Ay sonu ve aybaşı yapılan hesaplar  

Ticaretler dersler görevler mesailer koşturmacalar   

Kendine ait olmayan hedefler  

Hayaller amaçlar uğraşlar  

Sahte sevdalar sahte sözcükler sahte insanlar  

Sahte şehirler  

Metropoller  

Ve İnsan Denen varlıklar   

Sahi İnsan kime nedir ? 

İnsan nedir ?    

Ne diyor şair;   

Halk Aşksızsa caddeler banka dükkânlarıyla doludur   

Asla ve asla   

Metropol varlıklarından olmamak duasıyla   

Bir dağın bir köylüsü    




Yağmur



Düşen rahmet taneleri  

Kimi bir kaldırıma  

Kimi bir güvercin kanadına  

Kimi bir âdemoğlunun saçlarına  

Yağ ey yağmur sen hep yağ  

Öfkemizi acımızı dindir  

Anlat bize Hak için toprağa düşmeyi  

Anlat bize ey rahmet tanecikleri  

Sen hep yağ kabul olan dua gibi  

Günahlarımıza tövbe gibi sen, seni göndereni unutan şu insanlığın  

Tam üstüne tepesine yağ dökül dokun ki 

Olur ya benliğimizden geçip  

Hak kapısına bir damla yağmur tanesi olmayı anlar  

Belki taşlaşmış gönüllerimiz  

Sen hiç durma ey yağmur  

Sen hep yağ 



Portakal Bahçesi



Portakal bahçesinde gezinen bir çocuğun şiirdir bu  

Portakal bahçesine hiç adım atmayan bir çocuğun olmalı mıydı yoksa  

Ruhum gece girdabında uyku ve uyanıklık  

Gece ile gündüz  

Tanıdık ve yabancı simalardan 

Hem muhtaç hem uzak  

Şimdi adım atıyor  

Böyle midir sahi bir portakal bahçesi  

Özlem girdabı mi demeli yoksa  

Simdi vakti isyanın  

Kul olup isyan etmenin bir mecazi  

Dil döküp susmanın  

Aşkın ve korkunun  

Cellat ve çocuğun yolculuğu  

Aşkın ve hak edemeyişin  

Simdi boynumda fermanım  

Bir öbür odada Anne  

Gelip giden akraba  

Simdi susmak zamanı mi? 

Hayır hayır  

Bilirim böyle değildi bu şiir az önce sanki benden milyar yıl uzak konuşan sesim içim böyle söylemedi bu şiiri  

Evet simdi  

İsyan  Özlem  

Ve cellat  

İşte çocuk  

İşte yarım kalmışlık  

Özlem dolunca sadece  

Özlem solununca  

Hayalde bir yeşil Bir de ...  

Ey Hak nedir bende ki bu hadsizlik  

Ask ve cellat  

Bilinmedik görülmedik bir bahçe 



Kiralık Dairede Sevişen Yabancı Bedenler

   


Bizlere çizilen resimde köşeler keskin seçilmiş. 

Hayat resmi içinde kurulan tiyatronun bir resmi bu, köşeler kimliksiz seçimler sonucu kim olduğunu bilmeyen yabancılar topluluğu oluşan bir tiyatro grubu 

Sevişilen bu ev;   

Tiyatronun en önemli sesi burası çünkü kim olduğunu bilmeden sevişilen bir yabancıya maruz kalmış bir kalbin sıçraması var bu anda  

Gelen getirilen görev edinilen kişi kimdi  

Sicil kağıdı gibi sunulmuştu tanışıklık kara kalemde değildi üstelik nizam içinde bir printer çıktısı Kimdi seven sevilen kimdi bu iki yabancıyı bir araya getiren yabancılar kumpanyası ve tiyatronun direkleri çatırdarken nedendi elle destek vermek çabası   

Kimdi Romeo ve Juliet 

Uzatılan bu buse kimden ödünç kimden çalınmıştı 

Hangi ürkek bir güvercin kanadına yabancı bilinçsiz kartalın yara açışıydı bu  

Kimlik sorulmuşçasına tanıtılanlar şimdi kiralık bir dairede kiralama ihtiyacı duyulmayacak sokağa atılmış bir tiyatroyu neden oynuyordu bir evde  

Ve her şeye rağmen Rab vermişse böyle bir karanlığa en aydınlık sevdayı kim gizleyebilirdi gerçeği   Kanat açmak geçiyor içinden yazanın 

Bu tiyatroyu kendine yazmanın derdine düşmeden çöpten görevler çıkarmadan gökyüzüne uçup kanatsız  Aşkın kanatlarına sığınarak ve toprak bulmak secde edecek hamd için   


Karmalaştı ise sözler sevda gerek   

Gökte çizili olana bir dilekçeye nasip bir iç çekiş bu   

Kiralık olmayan yurtlarda tanıdık ruhlarla sevişilen sabahların özlemiyle 



15 Dakikalık Hayal




Diz çöktük görünmez ayanlık çizgilerine  

Sorgulandı bir miktar fatura sesler içinde  

Emek isçisinin çıkardığı makine sesi var kulaklarda  

Elde tütün  

Ve tam bas parmağımda tenle birleşik tenden ayrı bir aykırı  

Ya gönül ya geç kalınmışlık ya gece boyu bir kanepede tüm çaresizlik içinde geceye ve yorgunluğa vücuda teslim olunuş 

Birazdan zil çalar haydi der emekçiler emek vermeye  

Gönül bastırılır ise güce konulup  

Gece boyu yazmak isteyen çaresizin kanepede sızması mı ironi adım mesafesi uzakta Aşk’ın oluşu, dua huzura kabul edilmeyiş mi ? 

Nerden yorayım ey gönül seni  

Nerden vurayım 

Sezai abi demiş biri çıkmış gibi bos bir mezar diye öylesi 

Ve simdi elde tütün  

Çaresizlik ve çare 

Ask ve hayat  

Korkular korkusu ve sonsuz Rabbani hayal  

Cahit abi ey Ask hadi dağları delelim senin için der öylesi 

Simdi Ask vakti olmalıydı çalan zil içilen cay sorulan sual 

Aşktan ne uzak  

Aldığım lütuf olunan nefes ve kader  

Ey Kadın  

Sen özlemlerin en güzeli hayallerin en incesi  

Vardın yokluk geldi yokluk neymiş Ask neymiş 

Ey Rab iste sen ve sana divane isyankâr  




Bir Kütük Üzerinde Kentli Kendinden Kaçarken



Savaşa hazır bi kalple uyanıp nerde ne nasıl duracağını bilmeden geçen bir kaç saat sesi sanki  

Güneşin tenime dokunup ısıtmasını beklerken içimdeki sessiz yangını o savaşı eski bi kaç mesajla bi kaç tütün dumanıyla söndürmek dindirmek isterken simdi bi kütüğün üzerinde kaçtığım sis bulutu içinde kendim gibi kör kaldı 

Coğrafya  

Sisin içinden parlayan sanki dağılınca bunca sis kalkacak tüm sorular kendimde ve yeniden  Ve yeniden doğacak sanki içime 

Aşk 


Tüm dikkatimi dağıtıyor balkondan silkelenen bir şey ve soruluyor kızılıyor sabahın soğuğuna gönlün ateşini bırakmanın belirsizliği  

Bi doğum yâda ölüm bilmem benden olan hangi bilmediğim coğrafyada bir bilinmez mucize sayılmayan bir mucizeye gebe yada ses 

Bilinmez sebeplerle bir kütüğün üstünde tüm şehirli kimliğiyle köylü çocuk 

Dağın köylüsü 

Dağdan gelen sisle bulanık  

Yere inen çise bi yandan üşütürken sanki rahmet dokunuşuyla serinletiyor bu sessiz büyük cenk sanki son buluyor bu seferlik başka sabaha devrederek kendini böyle böyle hiç olmak mi açılıyor bilinmez bir kapıda bilmem 

Yine sisle birlikte Rabbe dua vakti 

Mutmainlerden eyle Rab sen onu ve cümle İslam ümmeti   


Parmak ve kalp ve tüm seslenişiyle, doğa simdi sus ve bi tütün daha sarıp kaybol diyor sanki  Aşk iste orda tüm engellemeye sise sorguya şüpheye soğuğa rağmen yine doğuyor güne 

Aşk yok etmiyor var ediyor kendini kendinden olmayanla yokluk çekiştiriyor ve sabah üstüne yağıyor Aşığın beklediği onca vesile ile  


Hamd olsun sisler arasından bir sabah daha doğdu 

Aşk tüm anlamsız cenklerin suallerin ve seslerin üstüne  

Aşka selam olsun 

Sabaha sesini esirgemeyen kuşa yere inen çiseye ve gönüllere  

Aşk doğuyor yeniden bir sabah doğmuşluğum olan bir eve bahçeye  

Bir Kütük üzerinde kentli kendinden kaçarken dağın köylüsü nerde 





Dağın Karşısında Olup Perdeler Çektiren Nedir Bize



Dağın karşısında olup perdeler çektiren nedir bize  

Geceleri gölgeleri neden görünmez olduğunu iddaa ederler ki  

Gündüzlerin karanlık olmadığını kim ispatlayabilir; 

Kendine perde çekmiş gönlüne aklına bir insan  

Çağın getirdiği hırdavat medeniyetinin kölesi  

Kalbine yabancı  

Aşkına hem kör hem sağır  


Haydi, yarışalım futbol takımlarında üstünlük kuralım bindiğimiz binekler giydiğimiz libaslar gittiğimiz şehirlerle birbirimize  

Durmayalım sahte maskeler takip sahteliklerde yeniden kölesi olalım kendimizin  

Söz gelimi marjinal olup benzeyelim kara ekranda gördüklerimize  

Kaldırımda yürürken ekmek alırken binerken otobüse dik duralım öyle bir duralım ki ay kıskansın bizi  

Hırdavat medeniyetinin kölesi olduğumuzu kimseler bilmemeli  

Neyi ne için biz olduğumuz için yaptık  

Biz kimiz  

Solda duran şey sadece bir et parçası öyle mi ? 

Duygusal iki söz bir kaç şiir midir? 

Ya akıl sadece iyi kariyer bol para makamlı bol tanıdık   

Haydi canım sende nedir bu sorular  

Elde tornavida bir ceryancı    


Kalbine perde çekmiş bir adam  

Gece gölgesi düşmüş Aşkın  

Sızan bir Aşk geceye ömre   

Şimdi bu gece konuşsa insan ; insan lisanı ile duyurmaz mi sözü Rabbe  

İşte gece iste şahit  


İşte Ask ve köle 




Hayal Durağı



Henüz tanışalı bir kaç dakika olmuştu  

İsmini biliyor muydum hatırımda yok  

Gülümseyen bir çocuğun tebessümünde denk düşmüştü yollarımız, belki bi arayış belki bir kaçışta  

Bir buket beyaz güller belirdi birden mekân değişti ve zaman biraz daha tanımış olmalıyım gülümsemesini ve hüznünü tanımış olmalıyım kalbine dokunabilir miyim sözü ses buldu bulunduğumuz ortamda... 

Belki edepsiz bir hal geçti iste  

Evet simdi nerde anahtarı evinin diye sordu gülümsemesini tanıdığım bindik bir bineğe yol bitimi tanıdığım hatta yaşantımı ve yaşamdaki yaşamsızlığımı sürdüğüm yer  

Gezdi tek tek baktı ve inceledi 


Vakit biraz daha geçmiş olmalı gülümsemesi islemiş olmalı ve zannım o ki kalbine dokunabilmiş olmalıyım  

Bir sabah elinde hüviyeti ile dile geldi gülümsemesi burada bi değişiklik yap beyaz güllerin ve beyaz elbise devlet dairesinden bir onay alalım demiş olmalı  


Zaman yine geçti ama bu kez çokça değil bir pencere bir dem bir bardak cay iki dudak izi iki el iki vücut belki tek ruh kimi şair kimi şiir 


Ve pencere iste deniz bakmayın sakın havanın haline öyle şen öyle zarif  

Postacının önümüze geçmesine izin vermeden alınan devlet dairesinden bir olur değişen kimlik ve aranan kimlik hiçlik ve birlik  

Bir daha gelir mi ayni bardaktan dem vurmaya bilmem ki hiç tanımadığım yüzünü göstermeden gülümsemesi için koştuğum tanıdık yabancı olanım  

Ve gerçek midir buncası yoksa şizofreni bir serap mı ? 


Hepsini geçelim gece yine güne dönmek üzere söz uzun anlam baki kalp baki ya eller ve söz

Susmak mı yahut isyan mi caiz  

Şimdi gitmiş olmalı gülümsemesiyle tanıdığım biri  

Belki gelir bir köşe başında yine  


Bugün kar yağdı ben yeniden mi öldüm ki sahi gelir mi ? 

Hepsini geçelim cay soğumasın gönül soğumasın  

Aşk ölmesin  

Şizofreni bir dilekçe yazmayı öğrenmeden 


Azrail gelmesin mi ?  ... 




Tanışmak Kendinle



Tanışmışlığımız olan bir yarım  

Hem tanıyıp hem yabancı olunan  

Konuşan susan kaçan seven dua eden düşünen dert eden  

Tüm tezatları ayni dakika içinde zihin ve kalp cenginde ele alan  

İnsan yarım mıdır bilmem lakin tam olmadığım aşikâr  

Yarımlık gerek  

Aramak gerek  

Cenk gerek  

AŞK gerek  

Kapı gerek  

Dua gerek  

Kul gerek  

RAB gerek  

Velhasıl tanımak gerek bulmak gerek hak iddiasında bulunabilmek için mecnunluk gerek  

Biraz türkü bi kaç mısra bir tütün dumanı inci mercan bir kaç damla 

AŞK gerek ey Rab AŞK  


Yedi tahta altında suallere denk düşmeden gözlerin gerek  

Karanlıklardan gölgeliklere  

Kanat çırpmak gerek göğe Aşka Rabbe  

Hiçlik gerek 

Varıp karanlıklardan gölgeli coğrafyalara diz çökmek gerek 

Aşkla Rabbe kul olmak gerek  

İşte Aşk saçan bir kapı  

Güneşin ve Aşkın gölgesi  

Beyaz bir haber gerek 

Kurtuluş gerek dünyadan  

Aşkın Aşk saçan dünyasına  

Gölgeliklere hasret  

Tanıdığım bir yarım 



Kalpten Uzak Alfabe



İnsan sevmeli diyor Cahit abi ve ekliyor sevmez ise zaten insan ; insan mı olur diye  


Halkların Aşksız kaldığında caddelerin banka dükkânlarıyla dolu olacağını söylemiş önceleri çok önceleri   

Ve yine Ask şiiri yazmak bile sevgisizlik düzenine bir başkaldırı olduğunu ifade etmiş   

Cahit abi ve niceleri  

Kalp dili ile konuşmayı başarabilenler  

Bi şiir bi söz bir türkü   

Zamanın getirdiği medeniyet bizden öyle şeyleri alıyor ki bizde yer açıp kendini kabul ettirmek için   

Nasıl da yaşıyoruz amma cilalı hırdavat medeniyetinin tam ortasında arayışsız 


Aşksız duygusuz kimseniz kendimiz siz  

Ne üzücü bi daha çıkıp  

Bi sahile inip 

Bi kuş duyup konuşamamak tabiatla yaradılışla varlıkla ruhla ne acı  


Ne çok acı var  

Ne çok ses  

Ne çok kelime  

Ve ne kadar az anlam  

Dudaktan kulağa giden 

Kalpten uzak alfabe 




Yolların Söylettikleri



İnsan yoldur içine  

Adım adım gitmesini bilmeden kaybolan yoldur insan varılanda öpülen el, durulanda bağırılan serzeniş, yoldur yokluğu veren öğreten   

Aramak düşer nasibe bazen gidilende durulanda sorulanda   

Vakitsizdir yollar coğrafyasız habersiz  

Susulur ve düşülür  

Issızlığın tam ortasında korkudan çoktur sevinç yolun sonuna değil yoladır niyet   

Gökyüzüne çizilmesini istediğin yeryüzünü donattığında durup bir çeşme başında sesleniştir  

Yoldur kaybolunan kaybedileni aranan gelip bulan yağan yansıyan yoldadır   

Gönlüm yollarda dağlarda   

Dağlının dağ görenine ayindir yol   

Kendini duymaya yeter   

Aşktan bi haber duymaya sormaya söylemeye ve yeni yollara 




Bitmemiş Resim




  

Allah'ı tatile göndermiş zatlar kümesi bir yanı hiç tanımamışlarda olabilir 

Öbür yan Allah'ın adına kelamlar edip cahil kisvelerde afyon kollayanlar kümesi


Pazar sabahı salıncak kurmuş ortasına kümelerin

Şikâyeti Hakka ulaştırmanın bir yolu olmalı salıncak



Akledemeyenlerle, iman edemeyenlerin 

İsyan edemeyenlerle, tevekkül edemeyenlerin

Ey Rab seni, kendini, âlemi bilmeden inandım diyenlerle 

Kanunlarını bilip ilmine nasip olmuş, iman etmiyorum diyenlerin 


Seslerinden korkup da gelmiş 


Elinde boyalar yaşamı yeniden yazacak  

Gözlerinde uyuşmaya yüz tutmuş acı

Ölüm kokan kaybolmuş sokaklar kadar sessiz dili

Salaya eşlik ediyor güvercin 

Salıncak öyle sallıyor âlemi 


İzliyor her şeyi 



Aklı yorgunlar kalbi yorgunlara kafa tutuyor 

Toprak utanıyor sayıdan maaşını ölümden alanlar utanmıyor

Bir çelişki bir soru bir isyan 

Adisyon kâğıdı uzatıyor devlet dairelerine uzmanlar

Arsız hesaplar yapıyor tüccarlar

Aklına libas dikmişler bir yanda

Afyon koklayan asalaklar bir yanda 

Bacımın namusuna göz dikmiş çağdaşlar bir yanda 

Aklını paraya satmış muhafazakârlar öbür yanda 

Irk soran mahlûklar, rey peşinde haçlı kafası pislikler, Allah diyerek kandıran yezitler, tekbire kulak tıkayan nasipsizler, putlarından kanun bilen zavallılar, katiller, katillere gölge olmuş sistem bekçileri 



Mahşer burası değil midir ki 



Gönlümden geçirmeyi öğret ey Rab verdiğin aklıselimi diyor, çürümüş betondan teyemmüme el uzatan analar 



Dahası da var bolu beyine yüz tutan kansızlar

Köroğlu söyle yurdun sorar çiçek yürekli analar 



Cahit ağabey birde sen 

Senin şehrin

Edeler şehri şairlere yuva olan Maraş

Kahraman imamın yurdu 



Sokakların arsız ölüm dolu, 

Yarışlar dolu arsızca, Rabbin kaydına güvenmeyen ellerinde makine dolaşanlar

Bir taş üstünde selam sana ey Nebi diyor baba, evladına hasret

Kaydediyor âlem ötesi görünmez kâtipler 

Kimse utanmıyor 


Öbür yanda aş evi kaldırımda, sırtında yazıyor adı utanmazlığın kepçe vuruyor katil oluşuna

Kalbi kara, dilleri kan kokan büyükler konuşuyor yüksekten 

Ekranda satılıyor ölüm 

Pay peşinde kuklalar 

Suçluyuz diyemeyen korkaklar vicdana bastıracak banknot ararken ceplerinden 




Az ötede insani sesle, masum gönülle soruyor çocuklar

Reklamı olmayan âlemin, adalet yurdunun, hesabı şaşmayan terazinin 

Üstü çizilmiş kayıp haritasını 


Salıncak var diyor ellerinde kalem çiçekler çizen biri, sallanır da düşeriz



İnsanlığından düşmüş bir coğrafyada varsın dizlerimizden bilinsin acısı yaşamanın



...

Telif Hakkı © 2025 Birdağköylüsü - Tüm Hakları Saklıdır.

Destekli

  • Aşk Kadın
  • Söz Verilen Masumiyet
  • Ulaşmamış Mektuplar
  • Dilekçeli Şiirler
  • Hayalli Şiirler
  • Sebepsiz Şiirler
  • Çocukca Şiirler
  • Özlemli Şiirler

Bu web sitesinde çerez kullanılır.

Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.

Kabul Et