Dilekçe Hayalcisi

Dilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe Hayalcisi
  • Ana Sayfa
  • Şiirler
    • Aşk Kadın
    • Söz Verilen Masumiyet
    • Ulaşmamış Mektuplar
    • Dilekçeli Şiirler
    • Hayalli Şiirler
    • Sebepsiz Şiirler
    • Çocukca Şiirler
    • Özlemli Şiirler
  • Denemeler
    • Denemeler
  • Pazar Sohbetleri
    • Ruhsal Sorulara Pencere

Dilekçe Hayalcisi

Dilekçe HayalcisiDilekçe HayalcisiDilekçe Hayalcisi
  • Ana Sayfa
  • Şiirler
    • Aşk Kadın
    • Söz Verilen Masumiyet
    • Ulaşmamış Mektuplar
    • Dilekçeli Şiirler
    • Hayalli Şiirler
    • Sebepsiz Şiirler
    • Çocukca Şiirler
    • Özlemli Şiirler
  • Denemeler
    • Denemeler
  • Pazar Sohbetleri
    • Ruhsal Sorulara Pencere

Yankı

 

Bu uyarı sesi başlatmadı yankıyı  

Uzaktan bakıp tablolamak gerekse vaziyeti  

Zor duyguları gözden ve gözyaşından başkasına emanet etmek  

Aşkta olanların diyor sair  

Aşk Aşk göğün yedi kat üstünden  

Yerin yedi kat altından çıkıp gelmiş gibi öyle merhametli öyle azametli   

Hayallere konu olmamış bir Ask söyleyin demek isterim sanki 

Göğsüme yazılmış hayır yazılmış değil lütuf edilmiş  

Göğümde çizili kadın  

Simdi soğumuş bir çayın 

Aşk alfabesi kadar izaha kalkışım  

Aşk ve gökyüzü  

Sen ve ... 

Özlem ve hayal  

Dua dua dua  



Yol Kenarı Ayini

 

Hayranlıkla izlenilenin ; 

de haydi git dediğini duymadan oturup bi yamaç kıyısına  

Sessizce izlemek beklemek bir kaç damla rahmeti  

Sesleri getirip susturan esintiyi duymak sağır olmak 

Rahat vermeden içinde onlarca taneyi taşıyan bir beyazlar bütününe geceyi anlamlandırmak

Garip bir şey insan olmak neydi görev neydi hakikat  

Ne ses ne damla ne beyaz haber  

Düşüncesiz düşünce görülmeyen körlük  

Gece ve anlam  

Biraz susuş biraz dilsiz ve sağır oluş  

Geceye anlam bulduran  

Beni bensizliğe bildiren 

Beyazlar içinde damlalar göçü 



Kanatlının Lügatından

 

Yer yüzünde gezinen tüm parmakları kalbimde gezinir hissederken  

Sesinden şikâyet edilen kanatlının lügatından duyulan isyanı  

Yüreğimde hissetmeye çalışmak bu  

İnsanî kelimelerin oluşturduğu hiç bir metin izaha yanaşmıyor  

Söylemek hayli imkân dışı 

İzlemek öyle keyifli sessiz çığlıkları   

Eylen bir haber ver bırak bu isyanı 

Söylen bir ses ver terk et bu sessiz şarkıyı 

Haydi korkma tut döş kemiğimden  

Aşkı kıskandıran dansa uzat ellerini  

Bilirim güldün mü cennet olur yüreğin 

Haydi bağır içindeki tüm kalanları 

Özlemim özlemine dek düşene vakit 



Sabah Senfonisi

 

Şehrin fabrikalarından sızan duman sarmadan göğü

Kuşlar sabah senfonisini tamamlıyor semtte 

Caddeler inmiyor sahile bilirim buralarda 

Ve ihtilal haberi gibi kesik kokuları var köşelerin 

Sigarası yarım kalmış esnaf bakışları arasında 

Camda güne konu olacak havadis bekleyen kadınlar radarında 

Yürüyüp gitmeye çalışıyoruz duyurmadan sohbeti kuşlarla 

Tam oldu derken duymadı kimse derken acı bir fren sesi ile bozulan hayalde göz göze geliyoruz

Elinde fırın poşetini taşıyan ekmeğin sıcak köşesini tırtıklayan çocukluk özlemiyle

Geçen raylı taşıtın iğrenç sesiyle kendimize geliyoruz 

Yetişilmesi gereken yerlerin varlığı hatırlatılıyor semtte 

Bordrolu kimliğimizle yürüyoruz

Ve biliyoruz

Sevda adına nişaneler yok artık bu semtte 

Olanları çoktan ticaret hane haline getirdi kalbinden çok cüzdan meraklısı ( adamlar )

Tam olacak diyoruz kuşlar hiç susmayacak hayal bu sefer son perdede canlanacak

Bir şiir yazacak köşede elinde çiçek yağmura aldırmadan bekleyen çocuk titreyen dudaklarına yakışır bir cümle bulacak 

Birden aklımıza geliyor onlarca sene aynı kaldırımların aynı taşlarını ezber edip bir adım öteye geçemez oluşumuz hiç ayak izi bırakmaya hak verilmemiş kaldırımlar geliyor dile

Kimlik sorulmuş, memuriyet belgesi istenmiş çocuklar geliyor yamacımıza sohbete

Sigortalı işleri olmayan hayal ekmeğini bölüşen çocuklar onlar

Kuşlar şimdi gitmek saklanmak üzere 

Şehre şimdi cüzdanları kafaları kalın insanlar ayak basıyor

Ve köşeler kalabalıktan geçilmez halde

Yine de bir başka sabaha söz veriyoruz

Bordrosuz Aşk işçilerine sohbet bahsinde 

Aşksız ve banka dükkânlarıyla dolu yerlerde

Yine de pes etmiyoruz

Gökyüzü Aşkın olana dek hayallerimizle 

Bir sabah titreyen ellerde çiçeklerle

Dudağımızdan çıkıp sonsuzda duyulacak bir şiir hayaliyle

Yol Kenarı Şiiri

 

Dinlemiyor beni zaman ey kadın

Geçip gidiyor diyorlar yaşından şikâyetçi olanlar

Dur diyorum öyle bekle 

Taş bekliyor ocakta kırılacak 

Mandal tutmuş kirler öyle bekliyor 

Kırmızısı karışmış şiirlere yudumun 

Masamda yazılacak sen öyle bekliyor 

Hadi yarınlar var gideyim tut elimden 

Kendime…

Durmuyor sevdiğim âlem durmuyor 

Taş çalıyor masada o yeni erkek 

Kelimesine akıyor kızın sesi 

Beyaz kahve kırmızı mavi 

Dört demir çekiyor beni 

Nöbetçi mi bilmem ki 

Demdim işte beni de götür 

Yarın benim doğumum 

Ey kadın sana yar olam 

Sar beni 



Tütsü söndü diye cennetin kokusunu söyleyenleri

 

Ruhumdaki karanlıklardan sebep ateşle sınanan ev aydınlığı tütsülere birde ben ekliyorum gelmesi gereken yerler listesine

Hükmedemiyorum tıpkı sabahları dile gelen hülyalı rüyalarım gibi gölgesine 

O yansıyor ben duruyorum kör ebe oynayan çocuk gibi sandalye üstünde

Varıp yastığa bir hal bildirmek için yeter diyorum geceleri âşıkların olur şehirler

Sende kendine tüteni haydi söndür geceleri senindir 

Sabaha köz tutmuş uyanmamak için bu veda 

Yoksa hangi rüzgâr dindirir sesini 

Yastıkla gölgen arası saklanan bu yaşamda kimin 

Nimette leke kadında şiir erkekte irin diye duran bu şeyde nesi 

Neler söylüyor ve kimin kelimeleri

Hangi yurtsuz postacı getirdi bu yaşamı

Ne dinliyorum diyebilirsin

Tütsü söndü diye cennetin kokusunu söyleyenleri akreple yelkovana teslim edecek değilim




İftar Çağrısı

 

Sevgilim sana 

Nasıl doyar ki insan

Ruhumun her zerresi Afrika bebekleri gibi sensiz ve kendine yapışmış özlemlerle dolu

Her yağmura her damlaya kelime olup anlatsam seni yağsan şiir şiir her yer yüzüne düşen rahmet tanesinde göğsüme yine de doyamam ki sana 

Güne güneşe kanatlılarla kanatlarında mektuplar yazsam seni anlatsam

Her sabah başıma vursan koşup baksan sana iliklerime kadar yaksan beni ne bir gölge arasam ne siper sende kaybolsam 

Yine de sensizlikten kuyulara atılmış olmanın hasretini dindiremem ki 

Neyle söyleyeyim ey aşk seni sana 

Haydi deyiverin hangi coğrafyada hangi kelimede kalu bela şiirinin sesi 

Öyle özledim ki



Masada ki Şiir

 

Her şey böyle başlamadı 

Yarım kaldı şiir

Girdaplarımda ısıtılmış kelimeler oturmadı sıralara

İhtilal çağrısı değildi muradım 

Kurutulmuş bir gül kadardı hayalim 

Yürüdümse varamadım eşiğine sesin 

Masada şiir kaldı

Toprakta sesim 

Geçip giden günde hüvviyetim 

Şimdi çok sesli tütünü şahit biliyorum

Kaynayan kazanda yer edinecek kelimeler çağırıyorum caddeden 

Seslendimse de sayılmadı sualden 

Ezberlemiş yaşamdan arda kalanlarla ibrik tutuyorum gölgesi değmemiş sözlerime bir gece




Mum uyudu ateşe, ruhumdan sen aydın

 

Güvercinlerden sual edilen yerlere getirdiler 

Sesindeki cemreye susamışken, 

Bileğinden tutamazmazsan Aşk diyen bir diğer şah ritmini, 

(göğe çiçek eker gibi)

Doymaz yüreğin deyiverdiler 

Mektuplar saklı örtüyü masaya rapt eden hayaller arasına buyur edip

Olup bitene izah sorgusu bilmeden 

Dumanı; seher vakti dağlardaki kavuşmalardan

Kokusu; geçtiğin sokaklardaki ıhlamur cennetinden 

Tadı; köşelerde beklemiş sevdayla sulanmış

Kalbini gözlerinden gördüğüm saniyelerden

İnce gönüllü çay tutamacından sordular adımı 

Saat sayı bilmez sözleriyle, el kaldırmaya müsaadesiz yön tabelasına haydi derken

Sen gönüllerden lütuf şiirlerin habercisi gözlerle seslendiler 

Kanatlılar dilinden 

"haydi, bu gece bir yudum"  

Bir bardak aşktı niyazım 

Mum uyudu ateşe, ruhumdan sen aydın



Sabah Üstümüze Yağıyor

 

Sabah üstümüze yağıyor sevgilim

Esip gelen gül kokusu siniyor yüreklerimize

Gül gözlerin doğuyor güne

İçimizdeki sevdadan 

Sesinin sözünün özleminden

Köşede bekliyor serçeler

Sevgilim dilim lal 

Yetiremedim yetişemedim 

Sabah üstümüze yağıyor

Çöldeki Musa İzleri

Tariften öte izaha kürek çalmak kürek vurmak sanki 


Çölün ortasında bir gemi ne dalgası ne eri 

Götürmez gönülden öte vuslata hiç bir sebep 

Aşk şehrine yağar ellerinden ademin 

Sonsuz bir Aşk havvadan gelen sesi

İşaretli Doğum Belgesi

Dün dizindeydim çocuk, al fa ve besini arardım 

Bir rüya de urganım sabah doğana akşam yetişemeden gidene 

Kaç yurt çiğnedim hangi yurdun ismiydi gözleri 

Ayağımız yerde değildi anladım almıyorlar mı şiirleri pilot amcalar 

Ve vermiyor mu cenneti örgüsünde taşıyan kanatlılar 

Çocuk bişey dersin sen 

Geceye doğar mı güneş 

Adını söylerse çözülür mü cennetin sesleri 

Çizgi çizgi takip için miydi

Bir harfi bilmeden nasılda söyledi 

Ya çocuk senin ismin neydi 

Bak kelebeğiyle getirdi suları yollara, mektubu yurtsuz postacılara 


Çocuk kaç harf gerekti 

Uzat okusun gözlerine sarı salkım saçlarıyla ismini 

Bir cimcime önüm sıra doğum belgemi işaretledi

Bir ekmeği neresinden bölmeli

Ekmeğin neresinden bölünecegini söylediği vakitleri olurmuş 

Beyaz kedinin yol kesip hal sorduğu geçitler olurmuş 

Köşesinden bir lokma tadan erleri olurmuş şehirlerin 

Ki kacarsak yakalanirdik diyen gerçekleri insanların 

Beyazı giyince dağ ve kadın nasıl biriktiyse adem onların eteklerine 

Gidenleri de olurmuş güne esince derinden sabahin bekareti 

Bir örgü bir kedi bir birde köylü 


Kan aktı dağlar eridi

Yol çevirmesinde gözlerine okundu ismi 

Giderse asfalt çalacak sazı 

Kalırsa şehrin igrentisi kokacak yüreği

Ah ulan kedi senin mamanı kimler yedi


Ve sonra


Dağlarda kadınlar için beyaz 

yollarda kediler için levhalar

şehirlerde fabrikalar için cinayet 

Evlerde sofra erler için kör lokma

Ruhlar artırmaya doğru akmakta

Bir ekmeği neresinden bölmeli

Annem bana bunu hiç söylemedi

Kartanesi

Gün aymış öyle dedi kum saati 

Nasıl çıkılır anne bir hayalin koynundan 

Hangi su yur içimde akan özlemi 

Ruhumda çağlayan sevdayı hangi libas gizler 

Kiralık odalarda sabahlamış çocukken 

Nasıl gidilir taş kırmaya ekmek bölmeye 

Bir fincan aşk dedim 

Öyle baktı gözlerime 

Yağan kar değilde vuslat olaydı 

Bölmeseydik ömrü orta yerinde 

Sabahlara bir dilekçe sunaydı 

Çocuk ve Aşık 

Hayal ve emek 


Kaybolmuş sesimde kendini arayan kanatlılar gibi sabahlar

Aynalarda bulduğum 

Yağmadan donmuş bir kartanesi

Telif Hakkı © 2025 Birdağköylüsü - Tüm Hakları Saklıdır.

Destekli

  • Aşk Kadın
  • Söz Verilen Masumiyet
  • Ulaşmamış Mektuplar
  • Dilekçeli Şiirler
  • Hayalli Şiirler
  • Sebepsiz Şiirler
  • Çocukca Şiirler
  • Özlemli Şiirler

Bu web sitesinde çerez kullanılır.

Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.

Kabul Et