Savaşa hazır bi kalple uyanıp nerde ne nasıl duracağını bilmeden geçen bir kaç saat sesi sanki
Güneşin tenime dokunup ısıtmasını beklerken içimdeki sessiz yangını o savaşı eski bi kaç mesajla bi kaç tütün dumanıyla söndürmek dindirmek isterken simdi bi kütüğün üzerinde kaçtığım sis bulutu içinde kendim gibi kör kaldı
Coğrafya
Sisin içinden parlayan sanki dağılınca bunca sis kalkacak tüm sorular kendimde ve yeniden Ve yeniden doğacak sanki içime
Aşk
Tüm dikkatimi dağıtıyor balkondan silkelenen bir şey ve soruluyor kızılıyor sabahın soğuğuna gönlün ateşini bırakmanın belirsizliği
Bi doğum yâda ölüm bilmem benden olan hangi bilmediğim coğrafyada bir bilinmez mucize sayılmayan bir mucizeye gebe yada ses
Bilinmez sebeplerle bir kütüğün üstünde tüm şehirli kimliğiyle köylü çocuk
Dağın köylüsü
Dağdan gelen sisle bulanık
Yere inen çise bi yandan üşütürken sanki rahmet dokunuşuyla serinletiyor bu sessiz büyük cenk sanki son buluyor bu seferlik başka sabaha devrederek kendini böyle böyle hiç olmak mi açılıyor bilinmez bir kapıda bilmem
Yine sisle birlikte Rabbe dua vakti
Mutmainlerden eyle Rab sen onu ve cümle İslam ümmeti
Parmak ve kalp ve tüm seslenişiyle, doğa simdi sus ve bi tütün daha sarıp kaybol diyor sanki Aşk iste orda tüm engellemeye sise sorguya şüpheye soğuğa rağmen yine doğuyor güne
Aşk yok etmiyor var ediyor kendini kendinden olmayanla yokluk çekiştiriyor ve sabah üstüne yağıyor Aşığın beklediği onca vesile ile
Hamd olsun sisler arasından bir sabah daha doğdu
Aşk tüm anlamsız cenklerin suallerin ve seslerin üstüne
Aşka selam olsun
Sabaha sesini esirgemeyen kuşa yere inen çiseye ve gönüllere
Aşk doğuyor yeniden bir sabah doğmuşluğum olan bir eve bahçeye
Bir Kütük üzerinde kentli kendinden kaçarken dağın köylüsü nerde