Henüz tanışalı bir kaç dakika olmuştu
İsmini biliyor muydum hatırımda yok
Gülümseyen bir çocuğun tebessümünde denk düşmüştü yollarımız, belki bi arayış belki bir kaçışta
Bir buket beyaz güller belirdi birden mekân değişti ve zaman biraz daha tanımış olmalıyım gülümsemesini ve hüznünü tanımış olmalıyım kalbine dokunabilir miyim sözü ses buldu bulunduğumuz ortamda...
Belki edepsiz bir hal geçti iste
Evet simdi nerde anahtarı evinin diye sordu gülümsemesini tanıdığım bindik bir bineğe yol bitimi tanıdığım hatta yaşantımı ve yaşamdaki yaşamsızlığımı sürdüğüm yer
Gezdi tek tek baktı ve inceledi
Vakit biraz daha geçmiş olmalı gülümsemesi islemiş olmalı ve zannım o ki kalbine dokunabilmiş olmalıyım
Bir sabah elinde hüviyeti ile dile geldi gülümsemesi burada bi değişiklik yap beyaz güllerin ve beyaz elbise devlet dairesinden bir onay alalım demiş olmalı
Zaman yine geçti ama bu kez çokça değil bir pencere bir dem bir bardak cay iki dudak izi iki el iki vücut belki tek ruh kimi şair kimi şiir
Ve pencere iste deniz bakmayın sakın havanın haline öyle şen öyle zarif
Postacının önümüze geçmesine izin vermeden alınan devlet dairesinden bir olur değişen kimlik ve aranan kimlik hiçlik ve birlik
Bir daha gelir mi ayni bardaktan dem vurmaya bilmem ki hiç tanımadığım yüzünü göstermeden gülümsemesi için koştuğum tanıdık yabancı olanım
Ve gerçek midir buncası yoksa şizofreni bir serap mı ?
Hepsini geçelim gece yine güne dönmek üzere söz uzun anlam baki kalp baki ya eller ve söz
Susmak mı yahut isyan mi caiz
Şimdi gitmiş olmalı gülümsemesiyle tanıdığım biri
Belki gelir bir köşe başında yine
Bugün kar yağdı ben yeniden mi öldüm ki sahi gelir mi ?
Hepsini geçelim cay soğumasın gönül soğumasın
Aşk ölmesin
Şizofreni bir dilekçe yazmayı öğrenmeden
Azrail gelmesin mi ? ...