Ütopik bir şeyler söylemek mi asıl olan niyet önce bunu sordum kendi zihnimde dolaşan kendi duvarlarıma çarpan sorgularım üzerine
Hayır
Büyük sütunlarla yazılmış büyük puntolarla belirtilmiş büyük bir hayır
Sadece çağ gereklilikleri ya da geçmiş dönem kalıntılarının oluşturduğu şeyler olduğunu düşünmeden hatta hissederek birçok soruyu sormaya cesaret ederek neden buzullarda kırılması beklenmiş bu kabuğun ve bir civciv tarafından görev bilinmiş bunu sormak isterim
Sözü düz bir çizgi halinde çekememek ve çekmek bu çabayı gerekli bulmuyorum açıkçası
İnsan varoluş yaşayış ve hisler âleminde bu denli düz ve düzlem üzerine kurulu bir sistemde değil çünkü
Girizgâhın saçmalığından sıkılmayıp devamını merak edenler için
İçine doğduğumuz içinde alışkanlıklar, davranış stilleri, yaşam biçimleri, karar mekanizmaları, ibadet ritüelleri, besin alışkanlıkları, düşünce kalıpları, değer algoritmaları öğrendiğimiz öğretilen yahut karışımlarını bulduğumuz bir serüven yaşam
yaşamı bu şekilde tabir etmek sanırım zihnim için en doğru olan
İçinde gün be gün yeni ya da eski, bilindik ya da en yabancı varlıklarla tanışma şansı bulduğumuz keşifler için ayrılmış bir düzlük hayat ve düzlüğü engebeli hale getiren bizler
Bize öğretilen koşullu ya da koşulsuz kabul ve iştirak sağladığımız tüm öğrenilmişlikleri sorgulamanın insan gönül ve zihninde oluşturduğu çalkantıyı tabire dökmek bir hayli zor
Ki ;
Kendi düşüncelerim ve sorgularımın içeride çarptığı birçok duvar, kriter, nereden geldiği belli olmayan engelleri henüz çözememiş biri olarak soruyorum bunları
Kulluk ve ibadet örneğin en temel ihtiyaç
Okumanın ve araştırmanın gereksinim dışı olduğu, kolay bilginin daha makul daha kabul edilebilir olduğu toplum ve yaşam kültürü içerisinde yaşamış şairin yolun yarısı dediği yaşlara adım atmakta üzere olan biri olarak Rabbin emir ve yasaklarını, nimet ve cezalarını yeniden kendi vicdan ve penceresinden sapkınlık içine düşmeden yorumlamak isteyen biri olarak kolaycılığı yenmek bir hayli zor
İnsan ilişkileri, aile ilişkileri, hayat idame edebilmek adına yapılan işler, çevresel bütünlükler, değer algıları, kabul gereksinimleri, toplumda bir sandalye üzerine sağlam oturma çabaları
Tüm bunlar nereden ve kim tarafından öğretildi bizlere
Hangi İlahi öğreti yada kültürden
Kendi söküğünü kendi diken birçok savaş birçok yoksulluk ve birçok zorlukla yaşamış peygamber ümmeti dairesinde olduğunu iddia eden bizler yahut ben yaşam içinde neleri kendi adıma görev neleri başkalarına görev olarak görüyorum hangi dünya ve gönül âlemindeki işleri kendi heybem ya da başkalarının heybesine bırakıyorum ve bu ayrımı hangi kriterlere bakarak yapıyorum
Sancağı altında toplanma ve şefaatine erişmek için dualarım sözel mi sadece kalpten uzak bir ses mi?
Hangi duygu ve hayat alışkanlığını benimsedim Peygamberin
Ütopik bir varsayımla devam ediyorum
Sabah vakti hiç bilinmedik bir ilçenin popüler olmayan imamı ardında kılınan namazdan sonra yağan yağmurla dans etmeyi bilmeyen
Yağan yağmurla dans edebilecek düşünceye sahip birinin sabah vakti camiye müdavim olmasına şaşıracak
Cami cemaati olan birinin yağmur dansını yapmayacak zihinler içindeyim
Kimin sesi bu
Sacı uzun küpesi var diye kaç insana en ön safta huzur vermedik
Biraz aykırı işler yapan insanları neden hemen kümelendirip kendimizi bilen kişiler ilan ettik
Çitlerimiz görünmez ama bir o kadar etkili ki
Kapalı kapılar ardında kendimizden gizli maddi ve mevkisel tüm çıkarlar için tüm refah getirecek durumlar ve işler için zihin yorarken gökten inen birkaç damla rahmetin müziğine kulak vermeyi abeslik olarak tanımlayacak zihin geçmişine sahip varlıklarız
Daha da saçmalamak gerekirse
Bu kuluçkada görevli olan dişil varlık sıcağı sağlamakla görevlendirilmiş dünya yeryüzüne yumurta kabuğu içerisinde bir canlıyı getirme vasıtası kılınan bu canlıyı biraz daha sorgulamak mesela
Asl olan kırılan yumurtanın kırıldığını görebilmek mi kırılmasına alan açabilmek mi kırıldıktan sonra yine de kuluçka sıcaklığında yaşamayı hayal etmek mi ?
Daha anlaşılır olması için;
Canlıların en üstünü insan yeryüzü bahsindeki tüm olanak ve imkânların kullanımına sunulduğu bu varlık neden kendine bir çit örme gereksinimi duyar
Neden kırılan kabuğu fark etmez kuluçka sıcaklığı zannedip buzullarda Antarktika’da tatlı gelen uykusunu terk etmez
Sokaktan geçen satıcının sattığı ürünü ucuz olduğunu belirten nidaların mahalle camlarında beliren kadınlara cazip geldiğini gördükten sonra yeniden soruyorum
Kim görevlendirdi bu nida üzerine sizi
Elime alıp megafon sokaklarda en popüler şiir mısralarını dünya gerçeklerini ruh ve kalbi besinlerin bedava olduğunu evimizde yahut sohbetimizde karşımızda duran gözlerin içinde kalbe giden bir kapının arkasında olduğunu bağırsam anlatsam kaç kadın bırakır elindeki işini ve cama koşar koşmazsa da olur camı kapatmasa kâfi
Kaç erkek (tavana ters asılası bu erkekler ) bu kadınlara cama gitme özgürlüğünü cesaretini verir engel olmaz
Neden bu denli hem dişil hem erkek varlıkların dünya idamesi adına gerekli sanılan işlevler üzerine dikkati
Neden penceremizden bir kuş girmiyor ve neden sadece rakamlar çıkarlar haz ve eğlence üzerine kurulu bu düzen
Çok merak ettiğim bir sual
Eski dönemlerde annesine ablasına eşine kardeşine abdest suyu döken kaç erkek var sahiden soruyorum kaç erkek var
Dini sınırları aşmadan haram helal dairesi içerisinde aynı ortamda bulunabileceği kadınlara abdest suyu getiren döken kaç erkek var
Bunun tersini yapan birçok kadın vardır çünkü görevsel alışkanlıklar bunlar
Fazla mı romantizm ya da romantizm mi dünyanın bize bizden alarak bizim olan duyguları yerine materyalleymiş duyguları bize nasıl getirdiğini nasıl fark edebiliriz
Sahiden bu kuluçkanın üzerinde oturmak sadece annenin görevi mi kuluçka süresi tamamlanmış bir civcivin öğretilerine biraz olsun geriye dönebilmek adına bakmak istemek nasıl yapılır
Saçmalanacak çok şey var
Lakin sokakta ucuz olduğunu beyan eden satıcıdan ürünü bitmeden ürünü almaya gitmeli
Kendimizden sunamadığımız nimetleri topraktan gelenlerle ağaçtan sunulanlarla yer değiştirme vakti
Sofralarımızda eksik olmasın kuş sütü ( mümkünse en marka olanı ve en uygunu )
Oysaki kuş sesi yeterdi cenneti kurtarmaya
Sevgiyle...